Beştepe Mahallesi Yaşam Caddesi No:13 Neorama İş Merkezi 8. Kat No:36 Yenimahalle/ANKARA
0 530 834 02 32
info@emreapaydin.com

Geniz eti… Çoğu zaman adını çocukluk döneminde duyduğumuz, küçük ama etkisi büyük bir doku parçası. Burun boşluğunun arkasında, yumuşak damağın hemen üstünde, adeta bir kavşak noktasında gizlenmiş bu lenfoid doku, vücudumuzun savunma sisteminin ilk neferlerinden biri. Ancak iyi niyetli bu kahraman, bazı durumlarda kontrolden çıkıp büyüyerek, özellikle çocukların yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşüren bir sorun kaynağı haline gelebiliyor.
Burun tıkanıklığından horlamaya, kulak sorunlarından yüz gelişimine kadar pek çok farklı alanda etki gösteren bu durumu, tüm detaylarıyla ele alacak ve aklınızdaki tüm sorulara samimi, akıcı ve eksiksiz cevaplar sunacağız. Unutmayın, bilgi güçtür ve bu gizli kahramanın hikayesini anlamak, huzurlu bir nefese giden yolun ilk adımıdır.
Geniz eti, tıbbi adıyla “adenoid” olarak bilinir ve vücudumuzun bağışıklık sistemi için hayati öneme sahip lenfatik dokuların bir parçasıdır. Konumu, burun boşluğunun gerisinde, yutak (farenks) bölgesinin tavanındadır. Bu stratejik yerleşim, geniz etinin havayla birlikte solunum yoluna giren virüsler, bakteriler ve diğer yabancı maddelerle ilk temas eden yapılardan biri olmasını sağlar. Bademcikler ve dil kökündeki lenfoid dokularla birlikte, “Waldeyer’in Lenfatik Halkası” adı verilen savunma çemberinin önemli bir bileşenidir.
Geniz eti dokusu, doğuştan itibaren her insanda bulunur. Görevi, mikropları yakalamak, tanımak ve bağışıklık sistemine bu mikroplarla nasıl savaşılacağını öğretmektir. Özellikle 1 ila 6 yaş arasındaki çocukluk döneminde, bağışıklık sistemi henüz tam olarak gelişmediği için en aktif ve en büyük boyutlarına ulaşır. Bu dönem, çocukların yuvaya, okula başladığı ve sık sık enfeksiyonlarla karşılaştığı bir zamana denk gelir, dolayısıyla geniz eti sürekli olarak “eğitim” halindedir.
Ancak geniz eti, kapsülsüz bir lenfoid doku olması nedeniyle sürekli uyarılmaya maruz kaldığında, iltihaplanıp şişmeye (adenoidit) veya kalıcı olarak büyümeye (adenoid hipertrofi) yatkındır. Normal şartlarda ergenlik dönemiyle birlikte, bağışıklık sistemi daha olgunlaştığı için geniz eti küçülmeye başlar ve çoğu zaman yetişkinlik döneminde belirginliğini yitirir. Ancak bazı bireylerde bu küçülme gerçekleşmez ve sorunlar devam eder.
Özetle, geniz eti:
Burun arkasındaki kritik bir savunma noktasıdır.
Bağışıklık sisteminin bir neferidir.
Çocukluk döneminde maksimum aktiviteye sahiptir.
Onun varlığı bir hastalık değil, fizyolojik bir gerekliliktir. Sorun, bu dokunun olması gerekenden fazla büyümesi veya sık sık iltihaplanmasıyla başlar.
Geniz etinin büyümesi, yani hipertrofisi, tek bir nedene bağlı olmayıp genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Bu durum, geniz etinin sürekli olarak “mesai yapması” sonucu ortaya çıkan bir tür yorgunluk ve tepkime olarak düşünülebilir.
İşte geniz eti büyümesini tetikleyen temel faktörler:
Geniz eti, mikroplarla ilk savaşın verildiği yerdir. Özellikle kreş ve okul çağındaki çocuklarda görülen sık viral veya bakteriyel enfeksiyonlar (soğuk algınlığı, grip, sinüzit) geniz etini sürekli uyarır. Her enfeksiyon atağında şişen ve iltihaplanan geniz eti, zamanla eski boyutuna tam olarak geri dönemeyebilir. Bu tekrarlayan iltihaplanmalar, dokunun kalıcı olarak büyümesine neden olur.
Çocuklarda ve hatta nadiren yetişkinlerde görülen alerjik rinit (saman nezlesi), geniz eti üzerinde sürekli bir tahriş ve iltihaplanma yaratır. Burun ve sinüslerdeki alerjik reaksiyonlar, geniz etinin de sürekli şişkin kalmasına yol açar. Benzer şekilde, pasif sigara dumanına veya yoğun hava kirliliğine maruz kalmak gibi çevresel faktörler de dokuyu tahriş ederek kronik büyümeye zemin hazırlar.
Geniz eti, nazofarenks (geniz boşluğu) adı verilen anatomik olarak dar bir bölgede yer alır. Bu dar alanda, geniz etinin minimal düzeydeki bir büyümesi bile hava yolunun tamamen tıkanmasına neden olabilir. Bazı çocuklarda genetik yatkınlık veya yapısal özellikler nedeniyle geniz eti doğuştan daha büyük olabilir, bu da sorunların daha erken yaşta ve daha şiddetli başlamasına yol açar.
Mide içeriğinin yemek borusundan yukarı, hatta geniz ve burun boşluklarına kadar sızması durumu olan sessiz reflü, geniz etini kimyasal olarak tahriş edebilir. Bu sürekli tahriş, kronik iltihaplanmaya ve geniz etinin büyümesine katkıda bulunan sinsi bir nedendir.
Geniz eti büyümesi, basit bir burun tıkanıklığından çok daha karmaşık sonuçlar doğurabilir. Büyüyen geniz eti, sadece burun nefesini tıkamakla kalmaz, aynı zamanda kulak havalanmasını sağlayan östaki borusunun ağzını da tıkayarak orta kulak problemlerine yol açar. Bu nedenle, büyüme nedenlerinin iyi anlaşılması, çözüm yolunu da belirler.
Geniz etinin büyüdüğünü fark etmek bazen zor olabilir, çünkü belirtiler genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar ve aileler tarafından basit bir “üşütme” veya “soğuk algınlığı” olarak yorumlanabilir. Ancak, geniz eti büyümesi durumunda ortaya çıkan belirtiler, çocuğunuzun solunum kalitesini, uykusunu ve genel sağlığını derinden etkileyebilir.
İşte en sık karşılaşılan ve dikkat edilmesi gereken geniz eti belirtileri:
Geniz etinin en belirgin işareti, sürekli veya sık tekrarlayan burun tıkanıklığıdır. Büyüyen doku, burun arkasındaki hava yolunu fiziksel olarak kapatır. Bu durum, özellikle geceleri çocukların ağızlarından nefes almasına neden olur. Ağız açık uyuma, kuru dudaklar, sabahları boğaz kuruluğu ve hatta ağız kokusu bu durumun tipik sonuçlarıdır. Ağız solunumu, doğal bir filtreleme mekanizması olan burun solunumunun yerini aldığı için, çocuğun daha sık hastalanmasına da yol açabilir.
Büyümüş geniz eti nedeniyle daralan hava yolu, uykuda şiddetli horlamaya neden olur. Daha da önemlisi, bazı çocuklarda bu tıkanıklık “Tıkayıcı Uyku Apnesi Sendromu”na (TUAS) yol açar. TUAS, uykuda nefesin kısa süreliğine durması veya belirgin şekilde yavaşlamasıdır. Bu durum, çocuğun huzursuz uyumasına, gece terlemesine, yatak içinde sürekli dönmesine ve en önemlisi vücudunun yeterince oksijen alamamasına neden olur. Kaliteli bir uyku alamayan çocuk, gündüzleri yorgun, sinirli ve dikkat dağınık olabilir.
Geniz eti, orta kulağı genize bağlayan ve kulak basıncını dengeleyen östaki borusunun hemen yakınında bulunur. Büyüyen geniz eti, bu borunun ağzını tıkayarak orta kulakta negatif basınç oluşmasına ve sıvı birikmesine (efüzyonlu otitis media) yol açar. Bu sıvı birikimi, çocukta işitme kaybına, kulakta dolgunluk hissine ve bazen denge sorunlarına neden olabilir. Sık tekrarlayan orta kulak iltihapları da geniz eti büyümesinin yaygın bir sonucudur.
Burun boşluğu, konuşma seslerinin rezonansı için hayati öneme sahiptir. Geniz eti büyüdüğünde burun rezonansı azalır ve ses “burundan konuşuyormuş” gibi (hiponazal) bir karakter alır. Çocuk, sesli harfleri ve “m, n” gibi burun seslerini tam olarak çıkaramayabilir.
Geniz etinin yarattığı tıkanıklık, sinüslerin havalanmasını ve drenajını bozarak sinüzit oluşumunu kolaylaştırır. Ayrıca, sürekli olarak genizden akan iltihaplı veya mukuslu akıntı (postnazal akıntı), çocuğun sık sık boğazını temizleme ihtiyacı hissetmesine veya öksürmesine neden olabilir. Bu geniz akıntısı, öksürük yapan temel faktörlerden biridir.
Geniz eti büyümesi, tedavi edilmediği takdirde sadece kısa süreli rahatsızlıklar değil, aynı zamanda çocuğun fiziksel gelişimi ve genel sağlığı üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir. Bu uzun vadeli etkiler, büyüme dönemindeki çocuklarda daha belirgin hale gelir.
Uykuda solunum bozukluğu yaşayan çocuklarda, gece boyunca kandaki oksijen seviyesi düşer. Bu durum, derin ve kaliteli uyku evrelerinin bozulmasına neden olur. Büyüme hormonu, büyük ölçüde derin uyku sırasında salgılanır. Kalitesiz uyku nedeniyle büyüme hormonunun yeterince salgılanamaması, çocukta boy ve kilo artışında yavaşlama veya gerilik olarak kendini gösterebilir.
Şiddetli ve uzun süreli tıkayıcı uyku apnesi, nadiren de olsa ciddi sonuçlar doğurabilir. Kan oksijen seviyesindeki kronik düşüşler, zamanla kalp ve akciğerler üzerinde ek yük oluşturabilir. Pulmoner hipertansiyon ve sağ kalp yetmezliği gibi durumlar, çok ileri ve ihmal edilmiş geniz eti vakalarında görülebilen nadir ama ciddi komplikasyonlardır.
Uzun süreli ağız solunumu, diş ve çene yapısında kalıcı değişikliklere yol açar. Sürekli açık kalan ağız, üst çenenin daralmasına, ön dişlerin öne doğru fırlamasına (maloklüzyon), yüksek ve sivri damak yapısına ve çarpık dişlere neden olabilir. Ağız solunumu, çene kaslarının normal gelişimini engeller ve ileride kapsamlı ortodontik tedavi gerektiren yapısal bozukluklara zemin hazırlar.
Tedavi edilmemiş büyük geniz eti nedeniyle yıllarca süren ağız solunumu, çocuklarda karakteristik bir yüz görünümünün oluşmasına neden olur. Bu duruma “Adenoid Yüz” veya “Geniz Eti Yüzü” denir. Bu görünümün özellikleri şunlardır:
Uzun ve İnce Yüz Yapısı: Çenenin geride olması ve yüzün dikey olarak uzaması.
Sürekli Açık Ağız: Ağızın daima hafifçe açık durması.
Donuk Bakışlar ve Göz Altı Çöküklüğü: Göz altlarında koyu halkalar veya çöküklükler oluşması.
Dar Burun Delikleri ve Gelişmemiş Burun Köprüsü.
Bu yüz yapısı, erken yaşta tedavi edilirse düzelebilir; ancak uzun süre devam eden vakalarda kalıcı hale gelebilir. Geniz etinin erken tespiti ve tedavisi, bu tür kozmetik ve yapısal sorunların önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Geniz eti büyüklüğünün ve yarattığı sorunların kesin olarak anlaşılması, genellikle detaylı bir gözlem ve bazı inceleme yöntemleri ile mümkündür. Unutulmamalıdır ki, geniz eti dışarıdan bakılarak görülebilen bir yapı değildir; bu nedenle özel yöntemler gerekir.
Tanı sürecinin en önemli adımı, ebeveynlerin çocuğun yaşadığı sorunları detaylıca anlatmasıdır. Geceleri horlama, ağzı açık uyuma, uykuda nefes durması (apne), sık kulak iltihabı veya akıntısı, kronik burun tıkanıklığı, sürekli geniz akıntısı ve okul başarısında düşüş gibi belirtilerin varlığı, geniz eti büyüklüğünden şüphelenilmesini sağlar. Özellikle uyku kalitesine yönelik gözlemler (huzursuz uyku, terleme, sık uyanma) çok değerlidir.
Geniz etinin büyüklüğünü ve hava yolunu ne kadar tıkadığını anlamanın en kesin yolu, endoskopik muayenedir. Bu işlem, genellikle esnek ve ince bir kamera (endoskop) ile burun yoluyla girilerek geniz bölgesinin direkt olarak görüntülenmesini içerir. Bu sayede geniz etinin boyutu, rengi, iltihap durumu ve östaki borusu üzerindeki baskısı net bir şekilde değerlendirilebilir. Bu, çocuklarda genellikle hızlı ve minimal rahatsızlık veren bir işlemdir.
Bazı durumlarda, özellikle endoskopik muayenenin tam olarak yapılamadığı küçük çocuklarda, yan kafa grafisi (nazofarenks lateral grafisi) gibi radyolojik yöntemler kullanılabilir. Bu röntgen, geniz eti dokusunun hava yolunu ne kadar kapladığını gösterir. Ancak günümüzde endoskopik değerlendirme, hem daha detaylı bilgi vermesi hem de dinamik bir inceleme imkanı sunması nedeniyle daha sık tercih edilmektedir.
Eğer geniz eti büyümesi nedeniyle kulak sorunlarından (orta kulakta sıvı birikimi) şüpheleniliyorsa, işitme seviyesini belirlemek için odyometri (işitme testi) ve orta kulaktaki basıncı ölçmek için timpanometri yapılır. Timpanometri, östaki borusunun fonksiyonunu ve orta kulakta sıvı olup olmadığını göstererek geniz etinin kulak üzerindeki etkisini ortaya koyar.
Geniz eti sorunlarının tanısı, bu yöntemlerin bir kombinasyonuyla konulur ve sadece dokunun büyüklüğü değil, aynı zamanda bu büyüklüğün yol açtığı fonksiyonel bozukluklar da değerlendirilir.
Geniz eti büyüklüğünün tedavisi, belirtilerin şiddetine, büyümenin derecesine ve neden olduğu komplikasyonlara bağlıdır. Her büyümüş geniz eti hemen cerrahi gerektirmez; bazı durumlarda ilaç tedavisi veya basit gözlem yeterli olabilir.
Eğer geniz eti büyümesi hafif düzeydeyse, burun tıkanıklığı aralıklıysa ve ciddi uyku bozukluğu yaratmıyorsa, genellikle ilk adım gözlem ve ilaç tedavisidir.
Nazal Steroid Spreyler: Burun içindeki ve geniz etindeki şişliği ve iltihabı azaltmak için belirli sürelerde nazal steroid spreyler kullanılabilir. Bu spreyler, geniz etinin hacmini küçülterek hava yolunu açmaya yardımcı olabilir.
Alerji İlaçları (Antihistaminikler): Eğer büyümenin altında alerjik bir neden yatıyorsa, alerjiyi kontrol altına almak için alerji ilaçları veya burun spreyleri tedaviye eklenebilir.
Antibiyotikler: Eğer geniz eti akut bir enfeksiyon (adenoidit) nedeniyle iltihaplanmışsa, bu iltihabı tedavi etmek için antibiyotikler kullanılabilir.
Bu tür tedaviler, özellikle mevsimsel alerjiler veya sık soğuk algınlıkları sonrası oluşan geçici şişliklerde çok etkili olabilir. İlaç tedavisiyle birlikte, burun yıkama (tuzlu su veya serum fizyolojik) uygulamaları da burun pasajını temiz tutarak geniz etinin üzerindeki yükü hafifletebilir.
Geniz etinin alınması, yani adenoidektomi, genellikle şu durumlarda düşünülür:
İlaç tedavisine rağmen düzelmeyen ve sürekli devam eden ciddi burun tıkanıklığı.
Tıkayıcı uyku apnesi sendromunun varlığı.
Tekrarlayan veya inatçı orta kulak iltihapları.
Orta kulakta sıvı birikimi (efüzyonlu otitis media) ve buna bağlı işitme kaybının varlığı.
Yüz ve çene gelişimini olumsuz etkileyen uzun süreli ağız solunumu.
Ameliyatın Yapılışı:
Geniz eti ameliyatı, genel anestezi altında yapılır. Cerrah, ağız içinden girerek (dışarıdan herhangi bir kesi yapılmaz) geniz bölgesine ulaşır. Geniz eti, özel aletler (küret, mikro-debrider veya koter gibi enerji cihazları) kullanılarak bulunduğu yerden kazınarak veya yakılarak temizlenir.
Ameliyat süresi genellikle çok kısadır (15-30 dakika). Geniz etinin bulunduğu bölge, sinir dokusu açısından zengin olmadığı için bu ameliyat, bademcik ameliyatına göre çok daha az ağrılıdır. Ameliyat sonrasında hasta genellikle birkaç saat gözlem altında tutulur ve aynı gün içinde taburcu edilir.
Ameliyatın Etkisi:
Adenoidektomi sonrası amaç, hava yolunu tamamen açmak ve kulak havalanmasını sağlamaktır. Başarılı bir ameliyatın hemen ardından, çocuğun nefes almasında belirgin bir iyileşme, horlama ve apne ataklarında azalma görülür. Orta kulaktaki sıvı birikimi de genellikle kendiliğinden düzelmeye başlar.
Geniz eti lenfoid bir doku olduğu için, özellikle 3 yaş altı çocuklarda, nadiren de olsa tekrar büyüme potansiyeli vardır. Ancak tekrar ameliyat gerektiren büyüme çok nadirdir. Ameliyatla birlikte vücuttaki bağışıklık sistemi zayıflamaz; çünkü geniz etinin görevini, bademcikler ve boğazdaki diğer lenfoid dokular üstlenmeye devam eder.
Geniz eti ameliyatı (adenoidektomi), hızlı ve genellikle sorunsuz bir iyileşme sürecine sahiptir. Sadece geniz eti alınan çocuklarda, bademcik ameliyatı geçirmiş hastalara kıyasla çok daha rahat bir toparlanma süreci yaşanır.
Anestezi Sonrası: Çocuk, ameliyattan sonra birkaç saat gözlem odasında tutulur. Anestezinin etkisi geçtiğinde hafif bir huzursuzluk veya bulantı olabilir; bu, yutulan kanın veya anestezinin etkisidir ve genellikle kısa sürede geçer.
Beslenme: Ameliyattan 3-4 saat sonra, genellikle soğuk ve yumuşak sıvılarla beslenmeye başlanabilir. Soğuk su, buzlu meyve suları ve dondurma ilk tercih edilenlerdir. Sıcak içecekler ve yiyecekler ilk gün kesinlikle önerilmez.
Ağrı: Ameliyat bölgesi sinir bakımından zengin olmadığı için ağrı seviyesi genellikle düşüktür. Gerekli görülen ağrı kesiciler düzenli kullanıldığında çocuk rahat eder. Bazen ağrı, kulaklara vurabilir, bu normal bir durumdur.
Taburculuk: Çoğu hasta, ameliyat günü akşamı eve gönderilebilir.
Diyet: İlk 24 saatten sonra yumuşak, ılık ve sulu gıdalara geçilebilir. Yoğurt, püre, çorba, muhallebi, makarna (yumuşak pişmiş), pilav gibi besinler güvenle tüketilebilir. Boğazı çizebilecek cips, ekmek kabuğu, tost, sert meyve gibi gıdalardan ve asitli, baharatlı içeceklerden en az bir hafta kaçınılmalıdır.
Dinlenme: Çocuğun ilk birkaç gün dinlenmesi önemlidir. Aşırı fiziksel aktivite ve yorulmaktan kaçınılmalıdır. Okul veya kreşten genellikle 2-3 günlük bir istirahat sonrası dönülebilir.
Nefeste İyileşme: Ameliyattan hemen sonra nefes almanın düzeldiği fark edilir. Ancak, bazen eski ağız solunumu alışkanlığını bırakmak birkaç hafta sürebilir. Yeni ve doğru burun solunumu için biraz zaman tanımak gerekir.
Ses Değişikliği: Ameliyat sonrası geniz boşluğunun birden açılması nedeniyle, geçici olarak sesin boğuk veya ince (açık genizsi) çıkması normaldir. Bu durum, dokular iyileştikçe ve çocuk yeni ses rezonansına alıştıkça birkaç hafta içinde düzelir.
Burun Akıntısı: Ameliyat sonrası ilk birkaç hafta hafif bir burun akıntısı veya tıkanıklık hissedilebilir. Bu, ameliyat bölgesinin kabuklanma ve iyileşme sürecinin bir parçasıdır.
Kanama Riski: Enfeksiyon veya travma (sert yiyecekler) kanama riskini artırabilir. Ameliyat sonrası diyet kurallarına kesinlikle uyulması gerekir. Eğer ağızdan taze kan gelmesi durumu oluşursa bu önemlidir ve takip edilmelidir.
Hijyen: İlk günlerde hafif tuzlu su ile gargara yapmak veya burun yıkamak, iyileşme bölgesini temiz tutmaya yardımcı olabilir.
Sadece geniz eti ameliyatı olan bir çocuk, genellikle 3. günden itibaren normal beslenmeye dönebilir ve kısa sürede günlük aktivitelerine kavuşabilir. İyileşme süreci, genel olarak bademcik ameliyatına göre çok daha hızlı ve konforludur. Ameliyatın asıl faydaları (uyku kalitesinin artması, enfeksiyonların azalması) ise sonraki haftalarda belirginleşir.
Bu bölümde, geniz eti hakkında en çok merak edilen ve aranan sorulara, kapsamlı ve direkt cevaplar bulacaksınız.
Geniz eti ameliyatı, sadece büyüdüğü için değil, bu büyüklüğün yol açtığı ciddi fonksiyonel bozukluklar nedeniyle zorunlu hale gelir. En önemli zorunluluk kriterleri, Tıkayıcı Uyku Apnesi Sendromu (gece uykusunda nefesin durması), ilaç tedavisine yanıt vermeyen kronik ve şiddetli burun tıkanıklığı, orta kulakta sıvı birikimine bağlı kalıcı işitme kaybı ve sık tekrarlayan inatçı kulak enfeksiyonlarıdır. Eğer geniz eti büyümesi, çocuğun uyku kalitesini, gelişimini ve işitmesini ciddi düzeyde etkiliyorsa, cerrahi çözüm kaçınılmazdır. Bu durumlar, uzun vadede kalp, yüz ve çene yapısında kalıcı hasarların önlenmesi için erken müdahale gerektirir.
Hayır, geniz eti alındıktan sonra vücudun bağışıklık sistemi zayıflamaz. Geniz eti, bağışıklık sisteminin sadece bir parçasıdır ve lenfoid doku görevi gören tek organ değildir. Geniz etinin görevini, bademcikler ve boğazdaki diğer sayısız lenfoid doku üstlenmeye devam eder. Özellikle geniz eti kronik bir enfeksiyon kaynağı haline gelmişse, alınması aksine vücudun sürekli savaş halinde olduğu bir “mikrop çöplüğünü” ortadan kaldırarak genel bağışıklık yükünü hafifletir ve daha sağlıklı bir savunma sistemine katkıda bulunur.
Geniz eti, lenfoid bir doku olduğu ve kapsülü olmadığı için nadiren de olsa tekrar büyüme potansiyeli taşır. Bu durum, özellikle ameliyatın 3 yaşından önce yapıldığı vakalarda daha sık görülür (%10-20 civarında). Tekrar büyüme, genellikle cerrahi sırasında geride kalan mikroskobik doku parçacıklarının, sık tekrarlayan enfeksiyonlar veya kontrol altına alınamayan alerjik durumlar nedeniyle yeniden uyarılması sonucu oluşur. Ancak, ileri yaşlarda (4-5 yaş sonrası) yapılan ameliyatlarda tekrar etme olasılığı oldukça düşüktür ve tekrar ameliyat gerektiren büyüme çok nadir bir durumdur.
Geniz etinin kendisi doğrudan öksürük yapmaz. Ancak büyümüş veya iltihaplı geniz eti, geniz akıntısına (postnazal akıntı) neden olarak öksürüğü tetikler. Bu durum, genizden boğaza doğru akan iltihaplı veya yoğun mukusun boğazı tahriş etmesi ve kişinin bu akıntıyı temizleme refleksi göstermesi sonucu oluşur. Özellikle gece yatınca veya sabah uyanınca artan, inatçı ve kuru bir öksürük, geniz eti kaynaklı geniz akıntısının yaygın bir belirtisidir.
Geniz eti ameliyatı (adenoidektomi), genel anestezi altında yapılan ve genellikle 15 ila 30 dakika arasında süren oldukça kısa bir operasyondur. İyileşme süresi, sadece geniz eti alınan hastalarda çok hızlıdır. Çoğu çocuk ameliyat günü içinde taburcu olur. Ameliyat sonrası ağrı seviyesi düşüktür ve çocuk genellikle 1-2 gün içinde normal yeme alışkanlığına dönebilir. Okul/kreş gibi normal aktivitelere dönüş süresi ise genellikle 2 ila 4 gündür. Tam ve nihai iyileşme (geniz bölgesindeki kabuklanmaların geçmesi) yaklaşık 1-2 haftayı bulur, ancak hasta kısa sürede günlük hayatına döner.
Geniz eti yüzü (Adenoid Facies), uzun süreli ve şiddetli geniz eti büyümesine bağlı kronik ağız solunumunun yol açtığı karakteristik yüz şekli değişikliğidir. Bu durum, üst çenenin daralması, dişlerin öne doğru eğilmesi, uzun ve donuk bir yüz ifadesi, sürekli açık ağız ve yüksek damak yapısı ile karakterizedir. Geniz eti alındığında ve burun solunumu normale döndüğünde, büyüme dönemindeki çocuklarda bu yapısal sorunların büyük bir kısmı düzelme eğilimi gösterir. Ancak, eğer durum uzun yıllar ihmal edilmişse (özellikle ergenlik sonrası), çene ve diş yapısındaki bozukluklar kalıcı hale gelebilir ve ortodontik veya cerrahi müdahale gerektirebilir.
Geniz eti büyümesi daha çok çocukluk çağı hastalığı olarak bilinse de, nadir de olsa yetişkinlerde de görülebilir. Normalde ergenlikten sonra küçülen geniz eti, bazı yetişkinlerde alerjiler, sık sinüs enfeksiyonları, sigara kullanımı veya kronik inflamasyon (iltihaplanma) nedeniyle küçülmeyebilir veya yeniden büyüyebilir. Yetişkinlerdeki belirtiler çocuklardakine benzerdir (kronik burun tıkanıklığı, geniz akıntısı ve kulak sorunları), ancak yetişkin nazofarenksi daha geniş olduğu için belirtiler daha az şiddetli olabilir. Nadiren de olsa, yetişkinlikte geniz eti benzeri bir kitle görülmesi, farklı ve daha ciddi bir durumun araştırılmasını gerektirir. Yetişkin geniz eti büyümesi, cerrahi veya medikal yöntemlerle başarılı bir şekilde tedavi edilebilir.
Değerli danışanlarımı bilgilendirmenin yanı sıra merak edilen sorulara cevap verdiğim youtube kanalımda hem bilgilendirici hem eğlenceli içerikler hazırlıyor ve paylaşıyorum, videolarımı izlemek ve bana destek olmak için YouTube kanalımı inceleyebilirsiniz. Kanalıma ulaşmak için alttaki butona tıklayabilirsiniz.